Memur Sendikalarında Menfaat Sendikacılığı: Dayanışma mı, Çıkar mı?
8. Dönem Toplu Görüşme süreci başladı ancak kamu Çalışanları adına Toplu Sözleşme Masasına oturan yetkili sendika yine menfaat peşinde olduğunu gösterdi.
Memur sendikaları, kamu çalışanlarının haklarını koruma ve geliştirme görevini üstlenen en önemli kurumlar arasında yer alır. Ancak son dönemlerde, toplu sözleşme masasında yetkili sendikaların kendi üyeleri olmayan memurlardan “dayanışma aidatı” talep etmesi, sendikal faaliyetlerin asli amacı olan kolektif dayanışma ve hak savunmasının yerini menfaat odaklı bir yaklaşıma bırakması kaygı verici bir hale gelmiştir.
Dayanışma Aidatı
Dayanışma aidatları ilk bakışta, kamu çalışanlarının bir arada durarak ortak haklarını korumaları için gerekli bir araç olarak görülür. Ancak pratikte, bu aidatlar yalnızca sendika üyelerinin toplu sözleşmeden doğan kazanımlarından faydalanan ancak üyelik bağı olmayan memurlardan zorunlu olarak talep edilmektedir. Bu durum, memurlar arasında haksız bir mali yük oluştururken, sendikaların bu aidatları dayanışma değil, daha çok kendi mali güçlerini artırma ve üyelik sayılarını yükseltme aracı olarak kullandıkları izlenimini yaratmaktadır.
Menfaat sendikacılığı, memur sendikalarının asli görevlerinden saparak, sadece kendi üyelerinin çıkarlarını koruma adına hareket etmesine yol açar. Bu yaklaşım, kamu çalışanlarının genel çıkarlarını gözetmek yerine, küçük bir grubun menfaatlerini ön plana çıkarır.
Dayanışma mı, Zorunluluk mu?
Kamu çalışanları arasında aidat ödeme zorunluluğu, dayanışma adı altında baskı haline dönüşebilmektedir. Sendika üyesi olmayan memurlar, toplu sözleşme sürecinde söz hakkı olmadan aidat ödemek zorunda bırakılırken, sendikanın bu memurlara karşı herhangi bir sorumluluğu ya da taahhüdü bulunmamaktadır. Bu durum, memurlar arasında adaletsizlik algısını güçlendirirken, sendikal yapıya olan güveni sarsmaktadır.
Ayrıca, zorunlu aidat uygulaması memurların sendikaya üyelik oranlarını olumsuz etkileyebilir. Zaten aidat ödemek durumunda kalan çalışanlar, ek bir mali yük getirecek üyelikten kaçınabilir. Bu da sendikaların gücünü zayıflatırken, kamu çalışanlarının kolektif mücadelesini sekteye uğratır.
Toplu Sözleşme Masasında Gerçek Dayanışma
Gerçek dayanışma, tüm kamu çalışanlarının eşit hak ve temsilini sağlayan yapılarla mümkündür. Yetkili sendikaların sadece üyelerini değil, toplu sözleşmeden etkilenen tüm memurları gözeterek hareket etmesi gerekir. Aksi halde, memurlar arasında ayrışma ve güven kaybı derinleşir.
Sendikaların tüm memurların çıkarlarını savunması, dayanışmanın özü ve kamu çalışanlarının ortak gücünün temelidir. Bu yüzden, dayanışma aidatlarının sadece sendika üyeleri arasında kalması ve sendikaların kapsayıcı, adil yapılar haline gelmesi gereklidir.
Sonuç
Memur sendikalarının bugün karşı karşıya olduğu menfaat odaklı tutum, kamu çalışanlarının sendikal mücadeleye olan inancını zedelemektedir. Dayanışma aidatları üzerinden zorlayıcı uygulamalar yapılması, sendikaların asli işlevi olan hak savunmasının önüne geçmektedir. Gerçek dayanışma, tüm memurların eşit haklara sahip olduğu, adil ve kapsayıcı bir sendikal anlayışla mümkündür. Memur sendikalarının, çıkar çatışmaları yerine ortak mücadeleyi esas alarak hareket etmeleri, kamu çalışanlarının haklarının etkin ve sürdürülebilir şekilde korunmasını sağlayacaktır.