Haftanın Yazısı

Kırmızı Modern Günlük Haber Özeti Youtube Küçük Resmi
2 min read

*Mehmet Çolak – Yurt İmar Sen Genel Başkanı*

Yılın en kritik dönemeçlerinden birine daha geldik. Kamu çalışanlarının ve emeklilerin Temmuz ayında alacağı zam oranı, TÜİK’in açıklayacağı Haziran enflasyon verileriyle netleşecek. Ama bu, sadece teknik bir hesap meselesi değil. Bu, milyonlarca kamu emekçisinin sofrasına ne kadar ekmek koyabileceğinin, çocuğunun eğitim masrafını nasıl karşılayabileceğinin, yaz aylarını nasıl geçireceğinin de göstergesi.
Bugün, kamu çalışanlarının maaşları ne yazık ki her geçen ay biraz daha eriyor. Yılbaşında verilen zam, daha ilk üç ayda etkisini kaybetti. Kira, gıda, ulaşım ve enerji fiyatlarındaki artış karşısında sabit gelirlinin maaşı çaresizce yerinde sayıyor. TÜİK’in beş aylık enflasyon verisi %22,72 olarak açıklandı. Haziran rakamıyla birlikte bu oranın %25’i geçeceği aşikâr. Ancak bizler sadece bir rakamın değil, o rakamın temsil ettiği yaşam koşullarının peşindeyiz.
TÜİK’in enflasyon verileri, artık sadece ekonomik bir gösterge değil; kamu çalışanı için umut, endişe ve beklenti anlamına geliyor. Çünkü açıklanacak bu veri, aynı zamanda alın terinin karşılığını ne kadar alacağımızı belirliyor. Toplu sözleşmede belirlenen %10’luk zamma ek olarak verilecek enflasyon farkı, ne yazık ki maaşları gerçek enflasyon karşısında tam anlamıyla koruyamıyor.
Buradan açıkça ifade etmek isterim: Kamu çalışanı artık sadece zam değil, **hakkaniyetli bir ücret politikası** talep ediyor. Enflasyonla baş edemeyen bir gelir yapısı, ne hizmetin verimini artırır, ne de toplumsal refahı yükseltir. Ekonomik istikrar, kamu çalışanının emeğinin korunmasından geçer. Bunun için de zam oranlarının masa başı değil, gerçek piyasa koşullarına göre belirlenmesi gerekir.
Yurt İmar Sen olarak, kamu çalışanlarının hakkını her platformda savunmaya devam edeceğiz. Temmuz ayında belirlenecek maaş artışı, yalnızca bugünün değil, aynı zamanda adaletli bir gelecek umudunun da göstergesi olmalıdır.

Saygılarımla,
**Mehmet Çolak**
**Yurt İmar Sen Genel Başkanı**

Ülkemizde milyonlarca kamu çalışanı, devletin omurgasını oluşturan görevleri büyük bir özveriyle yerine getiriyor. Öğretmenler, hemşireler, memurlar, zabıtalar, teknisyenler… Her biri kamu hizmetinin görünmeyen ama vazgeçilmez kahramanları. Ancak bu değerli hizmetin karşılığında kamu çalışanlarının yaşam ve çalışma koşulları her zaman hak ettikleri düzeyde olmuyor. Tam da bu noktada, kamu çalışanlarının sendikalı olması bir tercih değil, bir zorunluluk haline geliyor.
Sendikalar, sadece daha yüksek maaş istemek için değil; adil çalışma koşulları, güvenceli istihdam, iş barışı ve mesleki saygınlık için de varlık gösterir. Sendikalı olmak, kamu çalışanının sesinin daha gür çıkması, yalnız olmadığını bilmesi ve haklarına sahip çıkması demektir. Toplu sözleşme hakkı, kamu görevlilerinin taleplerini bir pazarlık masasına taşıyabilmesinin en meşru yoludur.
Günümüzde birçok kamu çalışanı, düşük ücret artışları, fazla iş yükü, liyakatsiz atamalar ve güvencesiz istihdam gibi sorunlarla mücadele ediyor. Tek başına bu sorunlarla baş etmek zordur. Ancak sendikalı bir kamu çalışanı, arkasında yüz binlerin sesiyle taleplerini dile getirme gücüne sahiptir. Üstelik sendikalar sadece kazanılmış hakları korumaz, aynı zamanda yeni hakların da kapısını aralar.
Bazıları sendikaları siyasetle özdeşleştirip mesafeli durmayı tercih ediyor. Oysa güçlü bir sendikal bilinç, siyasetten bağımsız olarak, insan onuruna yakışır bir çalışma hayatının teminatıdır. Demokratik bir ülkede kamu çalışanlarının örgütlü olması, hem devletin adaletini hem de toplumun refahını pekiştirir.
Unutulmamalıdır ki hak, ancak talep edilirse kazanılır. Ve bu taleplerin en etkili adresi sendikalardır. Kamu çalışanı olarak sendikalı olmak, sadece bugünü değil, yarını da güvence altına almaktır.

Kadir YILDIZ
Yurt İmar Sen Genel Başkan Yardımcısı

Kıymetli kamu çalışanları, değerli yol arkadaşlarım,
Bir toplu sözleşme sürecinin daha eşiğindeyiz. Masaya sadece rakamları değil; alın terimizi, mesai arkadaşlarımızın beklentilerini, emekli üyelerimizin sesi olan talepleri ve yarının umudunu taşıyoruz. Bu masa, sadece sendikal bir pazarlık zemini değil, aynı zamanda emeğin saygınlığını koruma mücadelemizin simgesidir.

Bugün, milyonlarca kamu çalışanının dört gözle beklediği bu sürecin ciddiyetinin ve sorumluluğunun bilinciyle hareket ediyoruz. Memurun geçim derdinin, iş güvencesinin, insan onuruna yaraşır çalışma koşullarının, liyakatin ve adaletin sesi olacağız. Taleplerimizi sadece ekonomik parametrelerle değil, sosyal ve demokratik hakların da merkezine koyarak dile getireceğiz.
Geçmiş toplu sözleşme süreçlerinde yaşananlar bize bir gerçeği gösterdi: Sessiz kalan hak alamaz. Bu yüzden, birlik olacağız. Haklarımızı savunurken sesimiz yüksek, duruşumuz vakur olacak. Masaya güçlü gidiyoruz çünkü arkamızda hakkın ve haklının gücüne inanan bir kamu emekçisi ordusu var.
Bu toplu sözleşme süreci; yalnızca zam oranlarının değil, özlük haklarının, çalışma koşullarının, tayin ve terfi sistemlerinin, kadın çalışanlarımızın taleplerinin, genç memurlarımızın geleceğe dair umutlarının da masaya yatırıldığı bir süreç olacak.
Sizden gelen her öneri, her eleştiri bizim için değerlidir. Ortak akıl ve mücadele ruhuyla, sizlerin sesi olmaya devam edeceğiz. Bu mücadeleyi birlikte kazanacağız.

Kırmızı Modern Günlük Haber Özeti Youtube Küçük Resmi
2 min read

Mehmet ÇOLAK
Yurt İmar Sen Genel Başkanı
Yaklaşan Toplu Sözleşme Görüşmeleri Öncesi Yurt İmar Sen Genel Başkanımızın Yazısı
Başkan ÇOLAK yazısında ;Kamu çalışanlarının emeği, bu ülkenin omurgasını oluşturan en değerli güçlerden biridir. Öğretmenlerimiz sınıflarda, hemşirelerimiz hastanelerde, zabıt katiplerimiz adliyelerde, memurlarımız ise ülkenin dört bir yanında görev başında, fedakârca çalışmaktadır. Onlar, sadece maaş bordrolarında isimleri yazan kişiler değil; hizmetin gerçek sahipleridir.
Bugün bir kez daha toplu sözleşme masasına oturuyoruz. Ancak bu masa sadece rakamların konuşulduğu bir yer değildir. Bu masa, adaletin, hakkaniyetin ve sosyal devlet ilkesinin sınandığı bir yerdir.
Uzun yıllardır kamu çalışanlarının yaşadığı sorunları yakından biliyoruz. Enflasyon karşısında eriyen maaşlar, bozulan gelir dağılımı, özlük haklarında yaşanan tıkanmalar ve yardımcı hizmetler sınıfı gibi yıllardır çözüm bekleyen konular artık ötelenemez. Toplu sözleşme, işte bu taleplerin yüksek sesle dile getirileceği ve somut çözümlerle sonuçlandırılması gereken bir süreçtir.
Genel Başkan olarak biz, üyelerimizin yalnızca ekonomik taleplerini değil; insan onuruna yakışır çalışma koşulları, iş güvencesi, liyakat esaslı atama ve terfi sistemi gibi temel ilkeleri de gündemimizin merkezine alıyoruz. Çünkü kamu hizmeti güçlü olursa, devlet güçlü olur. Kamu çalışanı güvende olursa, vatandaşın aldığı hizmet kaliteli olur.
Taleplerimiz net:
* Gerçek enflasyona uygun, refah payı içeren maaş artışları,
* 3600 ek gösterge başta olmak üzere unvan adaletsizliklerinin giderilmesi,
* Yardımcı hizmetler sınıfının kaldırılarak genel idare hizmetleri sınıfına geçirilmesi,
* Sözleşmeli personelin kadroya alınması,
* Fazla mesai ve görev tazminatlarının hakkaniyetli şekilde artırılması.
Bu toplu sözleşme sadece bir mali pazarlık değil, aynı zamanda sosyal adaletin yeniden inşasıdır. Kamu çalışanı bir yük değil, bu ülkenin kalkınmasının ana aktörüdür. Masadan yalnızca rakamlarla değil, onurla ve güvenle kalkmak istiyoruz.
Bu süreçte bizlere destek olan tüm kamu emekçilerine, mücadelemize omuz veren tüm sendikal dostlara teşekkür ediyor, bu toplu sözleşmenin tüm kamu çalışanları için hayırlı sonuçlar getirmesini temenni ediyorum.

Eflatun Sade Güncel Haber Videosu Youtube Küçük Resmi
2 min read

Güçlü sendikalaşmayı sağlamak için kapasitemizi güçlendirmeye odaklanmalıyız. Çalışanları etkili bir şekilde organize etmek ve temsil etmek için bilgi, beceri ve kaynaklarımızı geliştirmeliyiz. Kapasitemizi artırarak, Kamu Çalışanlarımızın hak ve çıkarlarını daha iyi destekleyebilir ve savunabiliriz. Bu da daha yüksek düzeyde sendika üyeliği ve katılımı sağlayabilir.
Sendikalaşma kapasitemizi güçlendirmenin bir yolu eğitim ve öğretimden geçmektedir. Sendika üyelerine ve yöneticilerine, çalışma hayatının karmaşık dünyasında etkili bir şekilde gezinme için ihtiyaç duydukları araç ve bilgileri sağlayarak daha bilgili ve güçlü bir iş gücü yaratabiliriz. Bağlı olduğumuz sendika kollarında, mevzuatımıza hakim olmak kamu çalışanlarının ihtiyaçları doğrultusunda yöneticilerle daha iyi müzakere etmemize, daha iyi çalışma koşullarını savunmamıza ve sendika faaliyetlerine desteği harekete geçirmemize yardımcı olabilir.
Ayrıca teknolojiye ve altyapıya yatırım yapmak, güçlü sendikalaşma kapasitemizi artırmamıza yardımcı olacaktır. Dijital araçlar ve platformlar iletişimimizi kolaylaştırabilir, buralarda kampanyalar düzenleyebilir ve daha geniş bir çalışan kitlesine ulaşabiliriz. Bu, çalışanlar arasında dayanışma ve birlik oluşturmamıza, sendikamızın işyerinde daha güçlü ve etkili olmasına yardımcı olabilir.
Güçlü sendikalaşmanın temel taşlarından birisi de güven duygusudur. Kamu çalışanlarının kendilerini zor durumda hissettiklerinde omuz verecek, güven aşılayan bir sendika yapısı ile kamu çalışanlarının takdirini kazanmalıyız.
Genel olarak, güçlü sendikalaşma kapasitemizi geliştirmek, daha adil ve eşitlikçi bir toplum yaratmak için çok önemlidir. Eğitime, öğretime, teknolojiye ve altyapıya yatırım yaparak çalışanları bir arada durmalarını ve hakları için mücadele etmelerini sağlayabiliriz. SİYASİ TARAFSIZLIĞIMIZ’ ı koruyarak güçlü ve birleşik bir iş gücüyle, tüm kamu çalışanları için daha fazla ekonomik fayda, adalet ve onur elde edebiliriz.